
Benzin yokluğunu kabullenip ekonomik krizin yansımalarına odaklanıyorum. Gıda maddesi satan alış veriş yerleri dışındaki Mall'arda ve Outlet lerde işler kesat. Kesatlığın ana nedeni krizin yarattığı tasarruf ortamı. Bu tasarruf önce giyim kuşam sonra gezme tozma ve eğlence sonra da yeme, içme alanlarını vuruyor. Başka ülkelerde ilk sırada olan otomotiv sektörü tasarruf etkisi Amerika da tekstil ve turizmden sonraki tasarruf sırasında ama, o sektörde de sıkıntı had safhada. Amerikan otomotiv sanayi uzak doğu kökenli arabalar karşısında havlu atmış durumda. Ekonomik kriz nedir bilmeyen halk son yaşanan ekonomik kriz ardından ekonomik terimlerin aşinası olmuş. Televizyonlarda artık spor ve magazin programlarından daha çok ekonomi programları ve haberler dinleniyor. Yoğun bir tüketim toplumu olan ve her şeyi borçla alan Amerikan toplumunda tasarruf yaşamın her aşamasını açık bir şekilde hissediyorsunuz.
Bir çok bölgede akşam yemekleri genelde restoranlarda yenilir. Şimdi bir restorana gittiğinizde masanız hazır ve bir çok masayı da boş görmeniz olası. Yerleşim bölgelerine girip etrafınıza biraz dikkatli baktığınızda evlerin önlerindeki "Satılık" tabelalarının çokluğu dikkatinizi çekiyor. Ev fiyatları her geçen gün düşüyor. Hele, hele bankaya borcunu ödeyemeyenlerin evleri bankaya geri dönmüşse banka tarafından bedelinin altında ve sadece bankanın alacağı kadar fiyatla satılıyor. Bir çok yerde yarım kalmış yüzlerce inşaat görebilirsiniz. Şirketlere kredileri kesen bankaların kredi kartları limitlerinde de kısıtlama yaparak risklerini küçültecekleri ifade ediliyor. Bu söylenti gerçekleşirse günlük harcamalarda aynı oranda kısılacak ve tüketim bundan payını alacak. Tüketimin yavaşlaması üretimleri yavaşlatacak ve stoklar artacak. Böylece sıkıntı Reel sektöre de yansıyacak. İşte bu noktada korku dağları bekliyor.
Buharlaşan dolarlar
Bir çok kişi paralarını Lehman Brodhers'e ve diğer batan bankalara kaptırmışlar. Bu mağdurların çoğunun emekliler olduğu söyleniyor. Bir kafede sohbet etiğim Jhon adındaki emekli muhasebe uzmanı bana Lehman Broders'da 800 bin dolar kaybettiğini anlatıyor. Bir doktor dostumun 400 bin doları buhar olmuş. Bu nedenle kulaklar başka batan var mı konusuna ve Hükümetin batan finans kuruluşlarını kurtarma programında. Bush hükümeti vergi veren her kişiye ve 18 yaşının altındaki çocuklarına 600 dolar cep harçlığı vermişti. Toplam 182 milyar dolar tutan bu meblağın başarısız sonuç verdiğini, 600 dolarları alanların borçlarını ödedikleri ve piyasalara harcama anlamında yansımadığını bildiklerinden 700 milyar doların da aynı akıbete uğrayacağından korkuyorlar. Alabama, North Carolina ve Georgia da konuştuğum Amerikalı işadamları "kurtarma paketi işe yaramazsa sonrasını sadece biz değil tüm dünya düşünmelidir" diyor.
İŞSİZ KALMA KORKUSU
Konuştuğum işadamları da firmalarında büyük bir tasarruf çabası içindeler. Bu günlerde "Tasarruf tedbirleri üreten ve yöneten firmaların ve risk yönetimi satan firmaların" işleri çok iyi olduğu söyleniyor. İş hayatındaki tasarruf tedbirlerinin ilk ayağı dünyanın her yerinde personelden tasarrufla başlar. Amerika da da öyle oluyor. Küçük tasarruf sahipleri ve çalışanlar bankalardaki birikimlerini kaybetme korkularına ilaveten bir de işlerini kaybetme olasılığı morallerini hayli bozuyor. Borçla yaşayan bir toplum için iş sahibi olmanın önemini anlatmama gerek yok. Patronlar çıkardıkları işçi sayılarından bahsederlerken, işçileri bu korkunun verdiği stresle yaşıyorlar. İş yerlerine girerlerken kullandıkları kartlar çok önemli. Ertesi gün işe gittiklerinde ellerindeki o kart iş yerine girmesini engellemesi kovulduğunu anlaması için yeterli bir gösterge. Bu durumun en karlı çıkardığı meslek şüphesiz psikologlar.
Yayınlanan Üçüncü çeyrek işsizlik raporunda son Bir yıl içerisinde 605 bin kişinin işsiz kaldığı, işsizlik oranının yüzde 6.1 olduğu, son bir ay içinde işsizlik oranının yüzde 7.2 arttığı belirtiliyor. 2008 yılı üçüncü çeyreğinde işten çıkarılan sayısı 287.142 kişi ve son yıl işten çıkarılan sayısının nerede ise yüzde 50'si.
SEÇİM GERİ PLANA İTİLDİ
Benzin yokluğu ve ekonomik kriz seçim yarışını üçüncü plana itmiş. Benzin yokluğu kısa sürede bitecek ve Amerikalılar ekonomik kriz ve seçimlerle baş başa kalacaklar. McCane ve Obama'nın televizyon tartışmaları ekonomik krizin dahi gerisinde. Televizyon tartışmasında bazı Amerikalıya göre Obama önde bazılarına göre McCane. Sıradan vatandaşlar McCane'nin güçlü sermaye yanlısı görüntüsüne karşılık Obama'nın etnik yanını ön plana çıkarıyorlar. Obama ya "Hayır" demeyi ırkçılık olarak yorumlayanlar çoğunlukta. Obama'nın televizyon tartışmasında "İran ile dahi görüşürüm" demesini, dahası "Irak politikalarını eleştirmesini" olumlu görenler Obama ya güç veriyorlar. Obama konuşmalarında sıklıkla Irak , Afganistan , cephelerine 1 trilyon dolara yakın harcama yapılmasını, bunlara ilaveten İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerde yeni cepheler açma çabasını ekonomik krizin nedeni olarak gördüğünü söylüyor. İkinci dünya savaşından bu yana Amerika hep bir düşmana ihtiyaç duymuş ve düşman bulmakta zorlanmamıştır. Bu politikayı eleştiren iş adamları "bu politika artık bitmiştir, Amerika dostlar edinmeli ve ekonomiyi güçlü kılmalıdır" diyorlar. Bu düşünceyi Obama da benzer bir ifade ile seslendiriyor ve o da "çok düşman edindik dünyanın Amerika ya daha olumlu bakmasını sağlamalıyız" diyor.
ABD PAZARI KAYBEDİLDİ
Amerika benzin yokluğu , ekonomik kriz ve seçimlerle boğuşa dursun benim dersim mal satmak ve almak. Bu nedenle buradayım zaten . Yaptığım toplantılar ihracattan yana olumsuz. Tek sıkıntı Türkiye deki güçlü YTL ve düşük dolar. Burada öylesine düşük fiyatlarla mallar satılıyor ki, satış fiyatlarına baktığınızda hemen bir maliyet hesabı yapıp ümitsizliğe düşüyor ve "Ne işim var benim burada" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Zaten rakamlar da bu sıkıntıyı açık, seçik gösteriyor. Amerika-Türkiye dış ticareti 13 milyar dolar ithalat ve 1.6 milyar dolar ihracat rakamlarıyla uzak ara Amerika'dan yana. ABD ile aramızda gerçekleştiremediğimiz Nitelikli Sanayi Bölgeleri bu rakamlardaki dengesizliğin en büyük nedeni. Son 5 yılda Amerikan dolarının dan YTL karşısında değer kaybetmesi ihracatımızın gerilemesine ithalatımızın artmasına neden olmuştu. Dolaştığım alışveriş merkezlerinde Türk malı nerede ise hiç yok. Bu merkezlerde Çin mallarının yanı sıra Malezya, Endonezya, Vietnam, Kamboçya menşeli mallar daha çok. Tasarruf nedeniyle tüketimin düşmesi fiyatlara yansımış. Belki moralinizi bozacağım ama Amerikan pazarı Türk ihracatçısı için artık kaybedilmiş bir pazar ve yakın gelecek için hiç umutlu değilim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder