Bildiğiniz gibi "Çin alfabesi" harflerden değil "ideogramlardan" oluşur. Örneğin Çince "kriz" kelimesi oldukça ilginç iki simgenin yan yana gelmesiyle hayat bulur.
ABD'nin efsanevi Başkanı John F. Kennedy senatörlüğü sırasında eski Dışişleri Bakanı John Foster Dulles'a bir toplantıda sormuş: "Bu iki garip şekil bizim dilimizde neyi ifade ediyor?" Dulles yanıt vermiş: "Çincede tek başına kriz diye bir kelime yoktur; ‘tehlike' ile ‘fırsat' simgeleri yan yana getirildiğinde ‘kriz' anlamı taşıyan yeni bir kelime meydana gelir!"
Başkanlığı sırasında Kennedy bu hoş anekdotu hatırlar ve "strateji toplantılarında" sık sık gündeme getirirmiş. Mesajlarında Çin bilgeliğine gönderme yapmayı da unutmazmış: "Kriz denilen şey algılayan kişinin derecesine göre değişen bir kavramdır; ‘kriz' kimi için hayati bir tehlikedir, kimi için de bir büyük bir fırsat!"
Gerçekten de gündemi işgal etmeye başlayan bugünkü mali kriz alınan tüm tedbirlere rağmen önlenemeyecek gibi görünüyor.
Ben yine de bu krizin tıpkı bir Çinli gibi çeşitli tehlikeler yanında büyük fırsatları da içerdiğine inanıyorum.
Bugün ABD krizinin Çincedeki anlamına uygun olarak önce "olası tehlikeleri" üzerinde duracağım. Gelecek yazımda ise "onun yaratacağı fırsatlar üzerine" eğileceğim. Ancak bunlar ekonomik olmaktan çok "toplum psikolojisi" üzerine yoğunlaşan tespitler olacak.
İşte "hafifletilmiş krizin" marjinal etkilerinden bu işin uzmanlarına göre "toplumsal davranışlarda" hemen hissedilebilecek ilk önemli tehlikeler:
Devletçiliğe meyleden politikalar nedeniyle "bürokratik müdahaleler" güç kazanacak. "Merkezde" (ABD'de) bürokrasi eliyle kemerler sıkılırken; "çevrede" (diğer ülkelerde) bu rolü doğrudan şirketler üstlenecek. Bu sonuç yalnız "ekonomileri" değil, "toplumların alışkanlıklarını" da büyük çapta değiştirecek.
Ekonominin bir ölçüde içine kapanması toplumları "daha karamsar" yaparken, bireyler "füg" (kaçış) etkisiyle marazi bir dünyanın içine itilecekler. Sigara, alkol ve uyuşturucu tüketiminde de yeniden hissedilir artışlar olacak.
Gelişmekte olan toplumlarda "laik duygular" yerine "daha tutucu bir yaşam tarzı" egemen olacak.
Türkiye dâhil gelişmekte olan ülkelerde "orta üst sınıfın" (upper-middle) tüketim alışkanlıkları "alt sınıfın üst kesiminin" (upper- lower) kabulleriyle yer değiştirecek. Tüketim güdülemeleri "bu hâkim sınıfın normlarına göre" yeniden inşa edilecek.
Üçüncü ülkelerde kadının ekonomik özgürlüğünde önemli düşüşler yaşanacak. "Sosyoekonomik kararlarda" inisiyatif "büyük ölçüde" yeniden erkek bireylere geçecek.
MALİ OLGULAR DIŞINDA ŞİRKETLERDE HİSSEDİLECEK 5 NEGATİF AYRINTI
1* "Ürün yaşam dönemleri" (product life cycles) görece kısalacak. Bazı ürün grupları piyasadan silinirken, yeni ürünlerin pazar arzında ciddi yavaşlamalar olacak. Reklam yapmayan (yapamayan) markalar ciddi dar boğazlarla girecekler. Pazar "yeni markaları sindirmekte" güçlük çekecek.
2* Yasaların sınırlandırmasına rağmen büyük şirketler ile bazı sektörler arasında "örtülü işbirlikleri" (tacit cooperation) oluşacak. Fiyata duyarlı ürünlerde dominant markaların keskin rekabeti nedeniyle ani birleşmeler yaşanacak. Aynı süreç "hızlı tüketim sektörlerinde" de görülecek. Büyük "alışveriş merkezleri" görece küçülürken çok reyonlu "mega marketlerin" sayısı artacak.
3* Teknolojik ilerlemelerdeki yavaşlamaya paralel olarak tüm pazarlarda "yenilik yaklaşımları" eski hızını yitirecek. "İnovasyon uygulamaları" daha küçük işlere odaklanacak. Ev ve kişisel ofis ortamından yürütülen işlerde patlama yaşanacak. Bu süreç "internet destekli işlere" olan ilgiyi artıracak. Şirketlerde personel devri hızlanacak, iş değiştirmeler çoğalacak.
4* Şirketlerin rekabet ortamında uyguladığı "benchmarking sistemi" (karşılaştırma, rakiplerden daha iyi olma arzusu) aşamalı olarak körelecek. Verimlilik "kaliteye" göre değil; "miktara" göre şekillenecek.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder